Muğla’da çevre platformu adı altında faaliyet gösteren MUÇEP’e bağlı Deştin Çevre Platformu sözcüsü Haluk Özsoy, devletin en üst kurumlarını hedef alan açıklamaları nedeniyle 24 Eylül’de yeniden hakim karşısına çıkacak.
Muğla Çevre Platformu’na (MUÇEP) bağlı Deştin Çevre Platformu sözcüsü Haluk Özsoy, yaptığı açıklamalarla Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurumlarını hedef almakla suçlanıyor. Özsoy, 3 Aralık 2023’te Menteşe’de düzenlenen “Adalet ve Demokrasi Yürüyüşü” sırasında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türk yargısını “gayrimeşru” ilan ederek, “Verilen kararları tanımıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözlerin ardından Özsoy hakkında “Türk milletini, devleti, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla kamu davası açıldı.
Özsoy’un tartışma yaratan söylemleri bununla sınırlı kalmadı. Daha önce Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaptığı konuşmada, yargı mensuplarını hedef alan ifadeler kullandı. “Bunlar sermayenin hâkimleri, gece bir telefonla bu hâkimleri ayarlıyorlar” sözleri üzerine savcılık ikinci bir soruşturma daha başlattı.
Tüm bu açıklamalara rağmen ilk derece mahkemesi, Haluk Özsoy hakkında beraat kararı verdi. Bu karar kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde büyük tepki topladı. Hukukçular, “Devletin en üst makamlarına ve yargıya bu kadar açık ithamlarla saldıran bir kişiye verilen beraat kararı, yargının kendi meşruiyetini inkâr etmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Savcılık ise beraat kararına derhal itiraz ederek dosyayı üst mahkemeye taşıdı. Yeni duruşma 24 Eylül’de görülecek.
ALMAN VAKIFLARININ TÜRKİYE’DEKİ TARTIŞMALI FAALİYETLERİ
• 1990’lar: Alman siyasi vakıflarının Güneydoğu’da ayrılıkçı hareketlere lojistik ve akademik destek sağladığı iddiaları devlet raporlarına yansıdı.
• 2000’ler: Tarım, enerji ve çevre başlıklarında “projeler” adı altında Türkiye’nin stratejik sektörlerinde yönlendirici fonlar sağlandı.
• 2010’lar: Enerji projeleri ve HES karşıtı eylemlerde Alman vakıflarıyla bağlantılı gruplar öne çıktı.
• 2020 sonrası: Muğla ve Ege’de çevre hareketleri üzerinden “yerel direniş” örgütlenmeleri kuruldu; fon akışları tartışma yarattı.